Makaleler

İlişkiler ister romantik, ister arkadaşlık, ister aile bağı olsun yakınlık, güven ve paylaşım üzerine kuruludur. Ancak bu yakınlık, kişisel alanlarımızın yok olması anlamına gelmez. Sağlıklı sınırlar koymak, hem kendi psikolojik iyiliğimizi korur hem de ilişkilerimizin uzun vadede daha dengeli ve saygılı olmasını sağlar.

Anksiyete (kaygı), tehlikelere karşı bizi uyararak koruyan doğal bir tepkidir. Ancak günlük hayatın içinde yoğun ve sürekli hale geldiğinde, yaşam kalitemizi ciddi şekilde düşürebilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her 5 kişiden 1'i hayatının bir döneminde anksiyete bozukluğu yaşıyor.
Sorun şu ki, çoğu kişi belirtileri erken fark edemediği...

Ergenlik ve genç yetişkinlik dönemi, bireyin "Ben kimim?" sorusuna yanıt aradığı en yoğun zaman dilimidir. Psikolog Erik Erikson'un gelişim kuramına göre, bu dönem "kimlik kazanımına karşı rol karmaşası" evresidir.
Bu süreçte gençler hem bağımsızlık hem de ait olma ihtiyacını aynı anda yaşar. Aile ile kurulan iletişim, bu dengeyi sağlamakta...

Çocuğun özgüveni, yaşam boyu atacağı adımların en güçlü temellerinden biridir. Araştırmalar, yüksek özgüvene sahip çocukların daha sağlıklı ilişkiler kurduğunu, akademik ve sosyal alanlarda daha cesur adımlar attığını gösteriyor.

Sosyal medya, ergenler için iletişim kurma, kendini ifade etme ve bilgiye ulaşma açısından güçlü bir araçtır. Ancak araştırmalar, yoğun sosyal medya kullanımının depresyon, kaygı ve düşük öz saygı riskini artırabileceğini ortaya koyuyor. Bunun en önemli nedeni, sosyal medyanın beyni sürekli karşılaştırma, onay arayışı ve hızlı ödüller döngüsüne...

Ergenlik dönemi, hızlı fiziksel, duygusal ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Bu değişimler, gençlerde anksiyete (kaygı) belirtilerini tetikleyebilir. Araştırmalar, ergenlerin yaklaşık %25'inin yaşamlarının bir döneminde yoğun kaygı yaşadığını ve bu durumun akademik başarıdan sosyal ilişkilerine kadar pek çok alanı etkilediğini...

Sınavlar, öğrencilerin akademik hayatında önemli dönüm noktalarıdır. Ancak bazı çocuklar için bu süreç, sağlıklı bir motivasyondan öteye geçerek kaygı bozukluğu boyutuna ulaşabilir. Araştırmalar, yoğun sınav kaygısının hem akademik performansı hem de psikolojik iyi oluşu olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Ailenin erken fark edip doğru adımlar atması,...

Günümüzde çocukların ekranla tanışma yaşı giderek düşüyor. Araştırmalar, uzun süreli ekran maruziyetinin özellikle okul öncesi dönemde dikkat süresini kısaltabildiğini, odaklanma becerilerini zayıflatabildiğini gösteriyor. Bunun nedeni, ekranların beyne sürekli hızlı görsel ve işitsel uyaranlar sunarak dopamin sistemini aşırı uyarmasıdır. Gerçek...

Çocukların gelişim sürecinde zaman zaman karşılaşılan zorlayıcı davranışlar olabilir. Ancak bu davranışlar süreklilik kazandığında, çocuğun sosyal ilişkilerini, okul başarısını ve aile içi uyumu olumsuz etkilediğinde davranış bozukluğu tanımından söz edebiliriz.

Çocuklarda öfke nöbetleri, gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır. Özellikle 2–6 yaş arasında, duygularını sözel olarak ifade etme becerileri tam gelişmediği için öfke, ağlama, bağırma ya da kendini yere atma gibi davranışlarla dışa vurulur. Ancak bu durum, hem çocuk hem de ebeveyn için yorucu olabilir.